Bu iki kavram kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Kişisel algılama ve değerlendirme birçok şeye bağlı olduğundan bu değişkenlik normal sayılabilir. Bu yüzden de birçok tartışmada bu iki kavram farklı kişilerce farklı yorumlanır ve sonuç almak neredeyse imkansızdır. Özellikle HIZ kavramı konusunda motosiklet sürücüleri arasında şaka ile karışık da olsa çok fazla muhabbet döner. Eğitimli sürücülerde ise bu kavramın yanına bir de GÜVENLİK eklenir. Genellikle sorulan şudur: Hızlı ve Güvenli olunur mu?
Bu sorunun cevabını bulmak için hız kavramını doğru anlamak gerekir. Sistemlerin bahsettiği hız aslında yalın anlamıyla hız değildir. Burada bahsedilen “DOĞRU HIZ” kavramıdır.
Nedir doğru hız?
Kendimizi güvende hissettiğimiz, korkutmadığımız hız mıdır? O zaman hep düşük süratte seyredelim. Çözüm bu mudur?
Doğru hız, çevremize olup biteni tam anlamıyla doğru değerlendirebildiğimiz, bu verileri sistemli bir şekilde sürüş planımıza dahil edebildiğimiz hızdır. Sistemli derken Motosiklet Kontrol Sistem’inden bahsediyorum. Motosiklet Kontrol Sistem’inin amacı bize doğru alışkanlıklar kazandırmaktır. Hızımızı doğru kullanmak, güvenli hız algısını geliştirmektedir. Kişinin sürüş becerileri gelişip motosiklet hakimiyeti arttıkça, koşulları daha iyi değerlendirebilecek ve uygun hızı belirleme yeteneği de gelişecektir.
Koşullara göre uygun hızı belirleyemeyen sürücü için riskler her zaman olacaktır.
Unutmayın hızı kullanma şekliniz, yoldaki her türlü veriyi sağlıklı değerlendirmenizi, gözlem yeteneğinizi, motosiklet hakimiyetinizi, konforunuzu ve diğer sürücüleri etkiler. Güvenli hızı etkileyen faktörleri sayacak olursak birinci sırada siz, sürüş becerileriniz gelişmiş mi, yorgun musunuz, dalgın mısınız, uykusuz musunuz? Daha sonra motosikletiniz; bakımları tam mı, lastikler iyi durumda mı, benzin yeterli mi, sinyaller çalışıyor mu? İçinde bulunduğunuz trafiğin durumu ne? Bu trafiğe hâkim misiniz? Son olarak hava ve yol nasıl? Yağmur, çamur, fırtına, aşırı güneş? Asfalt iyi mi, kaygan mı, çukurlar var mı, toz, toprak durumu nasıl?
Tüm bunlar, hızınızı belirlerken dikkat etmemiz gereken verilerdir.
Hızınız doğru olmazsa, riskleri doğru değerlendiremezsiniz ve tepki vermek için gerekli zamanınız kalmaz. Bazen 2 metre ya da 1 saniye çok değerli olabilir.
Hızınız ne olursa olsun koşullara uygun değil ise tehlikelidir.
Motora neden biniyoruz? Özgür olmak, gezmek, rüzgârı hissetmek, farklı olmak, insanları etkilemek, hızlı olmak, teker yapmak, iş için… Cevap ne olursa olsun, motosiklete binmek için bir bahane her zaman bulunur. Risk alma biçimlerine baktığımızda ise hepsinin içinde hız ögesinin saklı olduğunu görürüz:
Tehlikeden hoşlanmak
Diğer sürücüleri etkilemek istemek
Kişisel güvenliği göz ardı etmek
Yeteneklerini abartmak
Soylu bir nedenle risk almak
Şimdi size iki soru soracağım lütfen dürüstçe cevap verin. Önce tanıdığınız ya da bildiğiniz en iyi sürücüyü düşünün. İsmi belirlediysek ikinci soruya geçiyorum: Peki bu sürücü hızlı mı? Başka sorum yok 😊
Ben bu soruyu yüz yüze yönelttiğimde neredeyse yüzde yüz oranında hızlı sürücülerin isimlerini alıyorum. Bunun neden böyle olduğunu düşünmek gerekiyor. “Hızlı iyidir, iyi hızlıdır” cümlesi mi geçerli düşüncelerimizde? Bu yüzden mi hızlı gitmek için elimizden geleni yapıyoruz? Daha hızlı motorları bu yüzden mi alıyoruz? Eğitime, daha hızlı gitmek için mi katılıyoruz? Youtube’da sürekli hız videolarını bu yüzden mi seyrediyoruz? Arkadaş sohbetlerinde “çizdim” “içinden dışından geçtim” “yardırdım” kelimeleri bu yüzden mi geçiyor? Kafada deli sorular…
Tüm bu düşüncelerin sonunda “Heyt be, asfalt ağlıyor” derken “o araba duruyor mu, yoksa yavaşlıyor mu?” sorusuna verilen doğru cevap geç geldiğinde, Yaradan’a yakarmalar bu yüzden mi?
Toplumsal açıdan bakıldığında bir de vahim durumda olan ağabeyler var. Bunlar genelde kendilerini “uzun yıllardır motosiklet kullanırım” ya da hiçbir şey olmadığı halde “ben eğitmenim” diye tanıtırlar. “30 yıldır motor kullanıyorum, biz neler yaşadık, siz daha ne gördünüz ki” diye başlayan cümlelerin sonunda gelen, avcıların efsane atıcılıklarını bile geride bırakan soytarılıklar… Bu tipler aslında hiçbir şey bilmezler ama konuşmaya başladıklarında da mangalda kül bırakmazlar. Bu yüzden de özellikle genç sürücüleri etkilemeyi başarırlar. Yalan-yanlış bilgiler ve anılarla, riskli sürmenin motorcunun olmazsa olmazı olduğunu savunur, hızlı sürmeyi erkeklikle bir tutarlar. “Yine bir gün XX ile 320km ile gidiyorum” diye söze başladığında en iyi şey oradan hemen uzaklaşmaktır 😊
Konunun başına dönecek olursak kavramımız hız değil doğru hız olmalıdır. Bir anaokulunun önünden geçerken sizce doğru hız kaç kilometredir? Ya da bir yaya geçidinden, okul çıkışından, kontrolsüz kavşaktan, tutuşu iyi olmayan bir yoldan, her an bir hayvanın yola fırlayabileceği kırsal bölgeden geçerken kaç kilometre/saat sizce doğrudur?
Önemli olan hızlı olmak değil, hızı doğru kullanmaktır. Hız ve güvenlik bir araya ancak bu şekilde gelebilir. Eğer koşullara göre doğru hızı belirleyemezseniz, riskleri öngörmek için yeterli zamanınız kalmaz. Koşulları hiçe sayarak yüksek hızda seyreden motosiklet sürücüleri, diğer sürücülere oranla çok daha fazla kaza yapma riskine sahiptirler. Bu durumda tüm sosyal medyanın en fazla bir-iki gün konuşacağı ve profil resmini paylaşacağı “yazık oldu”ların arasına karışıverirsiniz.
Motosiklet sürüş becerilerinizin gelişmesi ve doğru hız kavramının oturması için eğitim şarttır. Kişinin kendi kendine çözümleyemediği, algılayamadığı veya düşünemediği her şeyin Motosiklet Kontrol Sistemi’nde bir karşılığı vardır.
Sorunları kişisel tecrübeler değil, SİSTEM çözümler. Sistem, kendi şeridinizde net olarak görebildiğiniz mesafede durabileceğiniz hızda gidin der. Ancak unutulmamalıdır ki motosikletin avantajları olan İvmelenme, Manevra Kabiliyeti ve Yüksek Görüş de sizi beladan uzak tutabilir. Geniş ve esnek düşünün… Bunu da başka yazıda tartışalım. Doğru hızlarda iyi sürüşler…
Comments